Namaz:
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a salât ve selamda onun Habib-i olan Muhammed (a.s.) üzerine olsun.
Yüce Rabbimiz bizleri yoktan var edip bizlere sayısız nimetler ikram etmiştir. Bizleri kendisine kul olabilme şerefine nail kılmıştır. Bizler o yüce yaratanın Halik sıfatının bir eseri olarak yaratıldık ve dünyaya gönderildik. Yiyoruz, içiyoruz ve ona kulluk yapmaya çalışıyoruz. Ama esas önemlisi bu kulluk borcumuzu hakkıyla yerine getirebiliyor muyuz? veya getirebilmek için yeterince çaba sarf ediyor muyuz? Bir Müslüman olarak bu sorularla sürekli olarak kendimizi yoklamamız gerekir. Çünkü o yüce Sultana böyle cüzi bir davranışla yaklaşmaya çalışmak her Müslüman’ın yapması icap eden bir yaşam şeklidir.
İnsanların İslam’dan, dinden, Allah’tan uzak kaldığı bir zamanda böyle bir ahlaka sahip olmak herkese nasip olmaz. Kulluk insanın Allah a bir ahdidir ki bu ahit ta bela zamanında herkes tarafından Allah’a verilmiştir. Ama zamanımızda bu şuur ve idrak pek az bir Müslüman’da mevcuttur. Kulluk (abdiyet) en yüksek mertebedir. Fahri Kâinat Efendimiz miraç hadisesinde Rabbimizle mülakatında Hz.Allah ‘’Kulum Muhammet benden ne istersin’’ diye sual edince Efendimiz ‘’Senden yalnızca kulluğumu isterim Ya Rab’’ buyurmaktalar. Ne istenmesi gerektiği hususunda Rasülüllah bize ne güzel bir örnektir. O yüzden kulluk yüce yaratandan istenilecek en güzel şeydir. Onunda bizden istediği budur yani kulluğumuzu ispat etmemizi istemektedir. Buda evvela namazla olur ki bunun sebebi Cenabı Hak bize İslamiyet girenin evvela namazla mükellef olduğunu bildirmektedir. İslam’ın şartı olarak bu emredilmiştir. Namaz kulun Cenabı Hakk’a en yakın olduğu anlardır. Namaz dinin direğidir. Din bir bina olarak düşünülürse, bu binayı ayakta tutabilmek için o direğin mevcut olması gerekir. Yani onu ihya etmek icap eder. Eğer namaz terk edilirse elbette o bina ayakta kalmayacak ve yıkılacaktır. Hadisi şerifin devamında ‘’Namaz dinin direğidir o terk edilirse o kişinin dini harap olmuştur’’ buyrulmaktadır.
Namaz ibadeti dinin başlangıcı olarak kabul edilir. Yani akıl baliğ olan bir kimse bile evvela namazla emir olunmaktadır. Başlangıç için bu gereklidir. İnsan kabre girdiği zaman evvela namazdan sual olunacaktır. Eğer namazın hesabı kolay olursa diğerlerinkinde hesabı kolay olur. Eğer namazın hesabı zor olursa diğerlerinkinde hesabı zor olur. Hem, dünyada huzurlu ve mutlu olabilmek için hem de ahirette saadete nail olabilmek için her Müslüman’ın namazını kılması icap eder. Bir kul daha dünyada iken Hz. Allah’a kavuşmak isterse namaz kılsın çünkü namaz müminin miracıdır. Nasıl Peygamber Efendimiz (s.a.v.) miraç gecesinde Hz. Allah’la müşerref oldu. Kulda namazda Allah’la müşerref olur.
İnsan namaz kılmamak için birçok bahane bulur. Bu bahaneler şeytan tarafından birer vesvesedir. Uyanık olan mümin bilinçli olur. Ne yapması gerektiğini bilir. Kime inanıp kime inanmaması gerektiğini de bilir. Hiçbir mazeret namaz için geçerli değildir. Geçerli mazeretler fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. İnsan namazı hayatının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirmelidir. Yaşamının her bir yerinde namaz ibadetinin bulunması Hz. Allah katında onu değerli kılacaktır. Namazdan önemle bahsedilmesi namazın her şeyin başlangıcı olmasındandır. Namaz Müslüman için bir başlangıçtır. Bir adımdır. Eğer hayatımızda namaz olursa o hayat kıymetli bir hayattır. O olmazsa hiç yaşanmamıştır. Günler, zamanlar ve bir ömür zayi edilmiş demektir.
İşte bu sebeplerden dolayı Hz. Allah’a olan ahdimize sadık kalıp namazlarımızı kılalım ve insanları da namaza teşvik edelim. Yani Peygamber Efendim iz’inde buyurdukları gibi din kardeşlerimizi çoğaltalım ve ebedi saadete bir vesile olan namaz ibadetini eda etmekle meşgul olalım.