İSLAM DİNİNİN ESASLARI
Aradıklarınız  
  Ana Sayfa ''Dinimiz İslam''
  Dinin Direği Namaz
  Allah'ın Rızası
  Zikir
  Sabır ve Şükür
  Haramlardan Sakınmak
  Tevbe
  İlim
  Dua
  Kur'an-ı Kerim Okumanın Fazileti
  İhlas
  İtaat
  Güzel Ahlak
  Takva
  Allah Sevgisi
  Malayani(Boş Söz)yi Terk
  Temizlik
  Rızık
  Nefs
  İslam Kardeşliği
  Dünya Sevgisi
  Ölüm
  Cennet ve Cehennem
  Resulullah Sevgisi
  Allah'ın Zatı ve Sıfatları
  İlimle Amel Etmek
  Namazda Tadil-i Erkan
  Sahabe-i Kiramı Sevmek
  ''Din Kardeşlerinizi Çoğaltın''
  Dine Hizmet
  Allah'ın Hidayeti
  İlmin Önemi
  Anketler
  Yorumlarınız
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  Forum
  Sayaç
  Galeri
Ramazan Uyar (www.jackast2005@hotmail.com)
İlimle Amel Etmek

 İlimle Amel Etmek

    Hamd, ilminin sonu olmayan, alim sıfatının sahibi, doğru yolu görmek isteyen kullarına gösteren, cehaletinde ısrar edenleri ise kendi haline bırakan, alemlerin yegane maliki olan Allah’a mahsustur. Salât ve selamda biz ümmetlerine ilmi farz kılıp, ama sadece ilmin kâfi gelmediğini, ilimle beraber amelinde olması gerektiğini bildiren mükevvenatın sevgilisi Allah’ın Habib-i Muhammet Mustafa(s.a.v.) pak âli ve ashabı üzerine olsun.

   Amel yapılan iş demektir. İslami lügatte amel, öğrenmiş olduğun, bildiğin bir ilmi, bilgiyi hayatında tatbik etmendir. İslam üç esas üzerine kurulmuştur. İlim, amel ve ihlâstır. Bunlardan birisi de öğrendiğin ilminle amel etmendir. Amel olmadan ilmin hiçbir değeri yoktur. İlmiyle amel etmeyen âlim başkasını aydınlatıp kendisini eriten muma benzer. Abdülkadir Geylani (k.s.) şöyle buyuruyor: ‘’ilim sahibine şöyle seslenir: ‘’ Benimle amel etmezsen ben senin aleyhinde bir delilim, amel edersen senin lehinde bir delil olurum’’ der. Peygamberimiz(s.a.v.) ‘’ İlim amele seslenir, amel cevap verirse kalır, yoksa çekip gider’’ buyurmuştur. Bereketi gider, sıkıntısı kalır, sahibi nezdinde yapacağı şefaati gider, ihtiyaç duyulduğu anlarda kişinin yanında olması sona erer. Kabuk olarak kaldığı için çekip gider, çünkü ilmin özü ameldir. İlmin sana söylediği şeyleri yerine getirmedikçe Peygamber Efendimize(s.a.v.) itaat etmiş olmazsın. Emrettiklerini yaparsan o, senin kalbini ve sırrını kapıda karşılar ve Rabbinin huzuruna götürür. İlmin sana sesleniyor fakat sen onu duymuyorsun. Kalbinin ve sırrının kulağıyla onu dinle ve sözünü kabul et. Böyle yaparsan fayda görürsün. İlimle amel etmek bizi ilim sahibine yaklaştırır. İlmin ilk basamağı olan bu hüküm ile amel edersek ikinci ilim pınarına ulaşırız. Böylece akan iki pınarımız olur. Kalbi zahir ve batın ilimler kuşatır. İşte o zaman sahip olduğumuz ilmin zekâtını vermemiz gerekir. İlmin zekâtı ise onu yaymak ve halkı Hakka çağırmaktır. ‘’

   İlim, amel ve ihlâs birbirini tamamlar. İslam bu temel unsurlar üzere inşa edilmiştir. Bunlardan biri olmasa diğerlerinin hiçbir kıymeti olmaz. Çünkü derler ki: ‘’ İnsanlar helak olmuştur. Ancak âlimler müstesna. Âlimlerde helak olmuştur. Ancak ilmi ile amel edenler müstesna. İlmi ile amel edenlerde helak olmuştur. Ancak ihlâslı olanlar müstesna.’’ Fahri Kâinat Efendimiz fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınmıştır. Eğer ilmimiz bize fayda vermiyorsa, yani bizi kurtarmıyorsa o ilme bizim ihtiyacımız yoktur. Müslümana düşen ilim öğrenmek, öğrendiği ilimle amel etmek ve amelin de ise ihlâslı olmak. Dikkat edin! İlimle amel etmekte bizi kurtarmıyor. O amelde ihlâslı olmak gerekir. Hz. Ali Efendimiz buyuruyor ki:’’ Ahir zamanda öyle düşük çeneli, kısa akıllı kimseler türeyecektir ki, söyleyecekleri yararlı iyi sözler gırtlaklarını aşmayacak (kalplerine işlemeyecektir) Okun av hayvanlarını delik deşik ettiği gibi bu kimselerde dini delik deşik edecekler.’’ Bir milletin selameti, o milletin âlimlerinin elindedir. Eğer o âlimler iyi olursa halkta iyi olur. Eğer onlar kötü olursa halkta kötü olur. İş ilim sahiplerinde bitiyor. Âlimler dinin temsilcileridirler. O âlimler ilmiyle amel ederse ve insanları kendinden razı ederse insanlar dine daha çok rağbet edeceklerdir. Resulü Ekrem Efendimiz(s.a.v.) ‘’Gökyüzüne çıkarıldığım gece dudakları ateşten makaslar ile kesilen bir takım erkekler gördüm. ‘’Ya Cebrail bunlar kimdir’’ diye sordum. Cebrail bana dedi ki: ‘’Bunlar ümmetinin başkalarına iyiliği emreden fakat kendilerini unutan hatiplerdir.’’ Nitekim Bakara suresi 44.ayette şöyle buyruluyor ‘’ İnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Oysaki kitabı okuyanda sizsiniz. Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? ‘’ yine Kur’an-ı Kerim’de ‘’ Söylediğiniz şeyleri niye kendiniz işlemiyorsunuz’’ buyrulmaktadır. Öyle değil mi? eğer biz bir şeyi yapmıyorsak hangi hakla onu insanlara tavsiye edebiliriz. İmamı Azam Hazretlerine bir çocuğu hasta olduğu için getirirler. Durumu izah ederler: ‘’Efendim bizim çocuğumuz hasta bal yememesi gerekiyor. Siz nasihat etseniz de bal yemeyi bıraksa’’ diye ricada bulunurlar. İmamı Azam Hazretleri: ‘’ Bu çocuğu götürün kırk gün sonra bana getirin’’ buyurmuşlar. Kırk gün sonra adam çocuğunu tekrar getirmiş. İmamı Azam Hazretleri çocuğa sadece ‘’ bal yeme evladım’’ buyurmuş. Ve çocuk ‘’tamam efendim’’ demiş. Hayret etmişler nasıl oldu da çocuk ikna

oldu. İmamı Azam Hazretleri ‘’bende kırk gün önce bal yiyordum. Ben kendim bal yediğim halde çocuğa bal yeme desem çocuk bal yemeye devam eder. Ama ben kırk gün bal yemedim ve daha sonra bal yememesini tavsiye ettim. Bu yüzden kabul etti.’’ Bizde yapmadığım işleri insanlar tavsiye etmeyelim. Evvela kendi nefsimizde tatbik edelim daha sonra insanlara tavsiye edelim.

İstekleriniz  
   
Sizin Tavsiyeleriniz  
  Bu siteye daha başka neler ekleyebiliriz.Arkadaşlar yeni başlıyoruz. Katkılarınızı bekliyoruz.Bu siteyi islam alemine sunduk.  
Yorum  
  Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyoruz  
Sık sık ziyaret edin  
  Bizi ziyaret edeni biz boş çevirmeyiz Allah'ın izniyle  
Bize Yazılarınızı Gönderin  
  Yazılarınızı gönderin yayınlayalım insanlarda sizin gibi gizli cevherlerden istifade etsin  
Şu ana kadar 14566 ziyaretçi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol