Zikir:
Hamd âlemlerin maliki, tek sahibi yüce sultan olan Rabbimize salât ve selamda onun Habib-i edibi olan âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı sevgili Peygamberimiz, ashabı ve âli üzerine olsun.
Zikir lügatte hatırlamak (anmak) manasınadır. Hz. Allah bir hadis-i kutsisinde ‘’Kulum beni gizli anarsa bende onu kendi nefsimde gizli anarım, eğer o beni bir cemaat içerisinde anarsa ben onu daha hayırlı bir cemaat içerisinde anarım’’ buyurmaktadır. Zikir, Hz. Allah’ı anmak,
Allah’ın kuluna verdiği büyük bir nimettir. Allah’ı hatırlayabilmek en güzel nimettir. Herkes Allah’ı anamaz, zikredemez. Allah, zikir nimetini yalnızca sevdiği kullarına verir. Sevmediği kuluna, yani kendisinden gafil, yüz çevirmiş olan kimseye bu zikir nimetini bahşeder mi? Allah’ı anmak kalbin harekete geçmesine, nurun gelmesine ve derecelerin kat edilmesine vesile olur. Kalp öyle bir kaptır ki onu temizlemek yani nurun gelmesine hazır hale getirmek ancak zikirle olur. ‘’Dikkat edin! Kalpler ancak ve ancak zikirle mutmain olur’’ buyuruyor Rabbimiz. Bizlere kalplerin ne ile huzur bulacağını, ne ile ferahlayacağını bu şekilde bildiriyor. Allahın zikrinden yüz çevirenlerin için bu dünyada geçim sıkıntısı vardır. Onlar ahi rette de kör olarak haşır olunacaktır. Soracaklar ‘’Ya Rabbi biz dünyada görüyorduk burada niye göremiyoruz.’’ Rabbimizin cevabı ise ‘’Ben size dünyada kendimi zikretme imkânı verdim ama siz bundan yüz çevirdiniz işte o yüzden kör olarak haşır olundunuz.’’ ‘’Siz beni zikrediniz ki bende sizi zikredeyim, siz bana şükrediniz nankörlük etmeyin’’ buyurmuyor mu? Rabbimiz. Bize kendisini çokça zikretmemizi emrediyor. İhlâslı bir şekilde, kalpten gelerek zikretmek lazımdır. Peygamber Efendimiz ‘’İmanın en yüksek mertebesi La ilahe illallah’’ buyuruyor. Bu Kelime-i Tayyibe yi ağzımızdan eksik etmemeliyiz.
Meleklerden birisi zikir meclisi arar. Bulduğu zaman diğer meleklere haber verir. Melekler zikir halkasındaki kişilerin etrafını sararlar ve Allah’a onlar için istiğfarda bulunurlar. Müslüman diliyle ve kalbiyle sürekli Allah’ı zikretmelidir. Bir an bile olsun zikirden gafil olmamak imanın kemaline delalet eder. Zikir kulu Allah’a yaklaştıran bir vesiledir.
Ama Allah’ın kalbini mühürlediği kimseler için bir şey yapılamaz. Onlar hakkı görmezler hakkı işitmezler akılları da ermez onların ve onlar için elim bir azap vardır. Hz. Allah bize kendisini gece ve gündüz sürekli olarak zikretmemizi emrediyor. Zikrin lezzetini alanlar onu bırakamazlar ve müptela olurlar. Bir an bile Allah’tan gafil olmak istemezler. Allah’ı
Zikirle kalpler yumuşar, İslam’ın nuruyla yeşillenir. Zikir ibadete hazırlıktır. Zikir feyzi Muhammedin çokça yağmasına vesile olur. Her şey bir program üzere tertip edilmiştir. İnsanda hayatını bir program üzere tertip edip düzenli olarak zikir etmesi gerekir. Nasıl her şeyin bir gıdası varsa ruhun gıdası da zikirdir. Zikir hem kalp ile yapılır hem de lisan ile yapılır. Kalp ile yapılan zikir Allah Allah demektir ki bu en büyük zikirlerdendir. Bizzat Lafza-i Celal olduğu için kıymeti ve mükâfatı büyük olacaktır. Kim ki bin defa Allah ismi celalini çekerse evliya mertebesine yükselir. Allah ismi Esma-ül Hüsnanın en büyüğüdür ve hepsini ihata eder. Biz Allahtan gafil olduğumuz her an için pişmanlık duyarız ve Allah’a Ya Rabbi sen bizi çok kısa bir an içerisinde bile kendinden ve zikrinden gafil etme diye dua ederiz. Bu ömrü iyi değerlendirmek gerekir. Bir zerresini bile zayi etmemeliyiz. O kısa bir zaman bizi belki Allah’a biraz daha yaklaştırır. Rasülüllah Efendimiz diliniz sürekli Allah’ın zikriyle ıslak bulunsun buyuruyor. Bıkmadan usanmadan çokça Allah’ı zikretmemiz gerekiyor. Zikirde ihlâs şarttır. Allahtan gafil olmadan her şeyimizle varımızla yoğumuzla aklen, fikren bedenen bir olup bir kez Allah diyebilmek gerekir. Allah’ın şanı unutulmaya layık değildir. O çok yücedir çok büyüktür. Akıllardan gafil olamayacak kadar ulvi kutsi ve şereflidir. Tüm noksan sıfatlardan münezzehtir. Zikrin esası yapılacak olanını Fahr-i Kainat Efendimiz şöyle buyuruyor’’münafıklar size deli deyinceye kadar Allah’a ibadette bulununuz’’ işte ölçü budur. İnsanların kınamasından korkmayarak ibadete ve zikre devam etmelidir. Yalnız kendine zarar vererek zikri Peygamber Efendimiz tavsiye etmemiştir