Allah’ın Hidayeti
Hamd, hakkı görmek isteyip hakkı talep edenlere hakkı gösteren ve veren batılı görmek isteyip de batılı talep edenlere batılı gösteren ve veren, fiillerinde asla zulüm olmayan yüce sultan Allah’a salât ve selamda bir hidayet rehberi olan, bilmediklerimize tercüman olan hakkın savunucusu Allah’ın kulu ve resulü olan Peygamberimiz Muhammet Mustafa(s.a.v.) Efendimize pak âli ve ashabına olsun.
Hidayet, doğru yolu, hakkı görüp batıldan ayırarak hakka tabi olmaktır. Ayrıca hidayet, doğru yolu gösterme, Allahü Teala’nın razı olduğu yolda bulunma, Cenabı Hakkın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp yerine rahatlık, genişlik verip kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsan etmesi ve kulunu kendi kaza ve kaderine razı etmesi demektir. Zamanımızda hidayet hususunda yanlış anlaşılan bir konu var. Gerçekten de mühim bir mesele. Ayeti Kerimede ‘’ Allah dilediğine hidayeti verir, dilediğine de dalaleti verir’’ ayeti kerimesinden insanlar ‘’ bizim elimizde olan hiçbir şey yok. Bize Allah hidayeti nasip etmedi. O yüzden namaz kılmıyorum’’ demesi son derece yanlıştır. Bu ayeti kerimenin tefsiri: ‘’Allah hidayeti dileyenlere hidayeti diler ve verir. Allah dalaleti dileyenlere ise dalaleti diler ve verir.’’ Anlaşılıyor ki hidayete bizim elimizde dalalette. Allah’tan biz hidayeti dilersek O da bizim için hidayeti diler ve verir, ama Allah’tan dalaleti dilersek bundan razı olmaz fakat bize dalaleti verir. Tercih bizim elimizde irade-i cüziyyemizle buna biz karar vereceğiz. Allah hidayette de dalalette de kimseyi zorlamaz. Dalalet ise hidayetin zıddıdır. Kâfirler ve günahkâr müminler bu durumdadırlar. Dalalet, Allah’ın farz kıldığı şeyleri, sünneti seniyyeleri terk etmek ve yanlış yollarda ilerlemektir. İnsan dalalet bataklığına düştüğünde kurtulamazsa Allah korusun cehennemliklerden olur. O yüzden güzel bir dua vardır. Bunu namazlardan sonra, sadece namazlardan sonra da değil sürekli olarak yapmamız gerekir. Çünkü zamanımız karışıklık zamanıdır. Hak ve batıl birbirinden ayırt edilememektir. Bu duada da Allah’a öyle niyaz ediyoruz: ’’ Allah’ım bize hakkı hak olarak göster hakka tabi olmakla bizi rızıklandır. Batılı da batıl olarak göster yine o batıldan kaçınmakla bizi rızıklandır’’ diye Allah’a dua etmek gerekir. Özellikle şu zamanda yani hak ile batılın zor ayırt edildiği bir zamanda bu duaya sımsıkı sarılıp, ağzımızdan hiç eksik etmememiz gerekir.
Allah’ın hidayeti çok değerlidir. O hidayetini razı olduğu kullarına verir. Razı olmadığı kullarına ise hidayet etmez. Allah öyle buyuruyor ‘’Allah zalimlere hidayet etmez.’’ Allah zulme razı değildir. Zulüm ise günahların en büyüğüdür.
Hidayeti talep etmek gerekir. Sürekli okumuş olduğumuz Fatiha-i Şerife de ‘’Bizi sıratı müstakim üzere hidayet et’’ diyoruz. Namaz kılan kimse eğer namazını dosdoğru kılıyorsa zaten hidayet üzeredir. Ayeti kerimede ki hidayetten kasıt hidayetin devam etmesi üzeredir. Hidayet dünya ve ahiret saadetidir. Hidayet mahza Cenabı Hakkın bir fazlı ve keremidir.
