Cennet ve Cehennem
Hamd, kullarını yarattıktan sonra onları imtihan edip, bu imtihanlar neticesinde onları amellerine göre mükâfatlandıran, cennet ve cehennemine koyan, cennette kullarının akıllarına dahi gelmeyen nimetlerle rızıklandıran, cehennemdekileri ise elim bir azapla cezalandıran Allah’a mahsustur. Salât ve selam salih amellerde bulunanları cennetlerle müjdeleyen bize ömrü boyunca doğru yolu gösteren, insanlardan hiç birisinin cehenneme girmesini istemeyen âlemlerin sultanı sevgili Peygamberimiz(s.a.v.) âli ve ashabı üzerine olsun.
Cennet ve cehennem Allah’ın kullarını imtihan ettikten sonra onların amellerine göre koyacağı yerlerdir. Cennet Saitlerin yani iyi kimselerin gideceği, cehennem ise şakilerin yani kötü kimselerin gideceği yerlerdir. Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan kimse cennete girecektir. Son nefesteki imanın ehemmiyeti budur. Az bile olsa, insanı cennete sokmaya yetecektir. Her insan, ister Müslüman ister kâfir olsun herkes cennete girmeyi ister. Ama cennet öyle ucuz değildir. Cennet yolu meşakkatlidir, yokuşu, sapağı çoktur. Ama cehennem ise öyle değildir. Cehennemin yolu düzdür, kolaydır. Cennet ve cehennemin halini şu iki ayetle anlayabiliriz. ‘’ Rableri de onlara gayet temiz bir şarap içirmiştir. Bütün bu nimetler şüphe yok ki sizin için bir nimettir.’’ Diğer ayette ise ‘’ Ey Rabbimiz bizi buradan çıkar. Eğer (yine küfre) dönersek artık hiç şüphesiz bir zalimlerdeniz. Allah şöyle buyurdu: Yıkılıp gidin içerisine. Bana bir şey söylemeyin.’’ Rivayet edilir ki Allah’ın bu ihtarından sonra kâfirler, cehennemde köpek şekline girer ve köpek gibi ulurlar. Bu hale düşmekten Allah’a sığınırız. İsa(a.s.) der ki: Cennet ve cehennemin ebediliğini düşününce doğu ve batı halkının kalplerini korkudan titretir. Cennet öyle bir mükâfattır ki ebedi kalınacak bir yurttur ve türlü türlü nimetler içerisinde yaşanır orada. Cehennemde öyle bir yuttur ki azap ve işkence türlü türlü, kalplere dehşet verir her ikisi de. Cennet, nimetleriyle dehşet verici, cehennemde azapları ile dehşet vericidir. Hasanı Basri Hazretlerinin yanında bir gün şöyle bir hikâye anlatırlar. Azap müddetlerini bitirip cehennemden çıkan bütün insanların en sonuncusu Hinad adında bir kişi imiş. Hasanı Basri Hazretleri bu sözü duyar duymaz ağlamaya başlar ve ‘’ Keşke ben Hinad olsaydım’’ der. Etrafındakiler onun ağlamasına ve konuşmasına hayret ederler. Der ki: Niçin hayret ediyorsunuz? Hinadın cehennemde kurtuluşu kati, fakat benim kurtulup kurtulamayacağım belli değildir. Bir Hadisi kutside Allah cennette müminlere hazırladığı nimetleri şöyle anlatıyor ‘’ Salih kullarıma, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir beşerin aklına gelmedik nimetler hazırladım.’’ Cennet ehli tüysüz ve sakalsızdır. Göz kapakları da yaratılıştan sürmeli ve otuz yahut otuz üç yaşında olarak cennete girecekler. Cennete ilk gireceklerin yüzü ayın on dördü gibi parlar. Onlardan sonra gelenler semadaki en parlak yıldız gibidirler. Onların büyük ve küçük abdest ihtiyacı olmaz. Orada hacet gidermek bedenlerinden çıkacak ve misk kokusu gibi kokacak olan terlemekle olur. Orada tükürme, sümkürme ve uyku ihtiyacı da olmaz. Çünkü uyku ölümün kardeşidir. Cennette ise ölüm yoktur. Orada suyu bozulup, bayatlamayan su ırmakları tadı değişmeyen, kokmayan, ekşimeyen, her zaman taze olan süt ırmakları, içenlere lezzet veren ve dünyadaki gibi kekreliği, aklı gidermesi ve günah olmayan şarap ırmakları, mumu, posası olmayan süzme bal ırmakları vardır. Onlar koltukları üzerine yaslanmış olarak hurma salkımlarına uzanıp alırlar. Daha meyve ağızlarına ulaşmadan yerinde başkası yaratılır. Cennette meleklerin kuşatıp hizmet ettiği bir çarşı vardır. Orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve kalplere hiç gelmeyen nimetler vardır. Cennet ehlinin arzu ettiği her şey getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkı birbirleriyle karşılaşırlar ve tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını, Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, gecelerini nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, ölümün nasıl olduğunu ve uzun müddet çürüdükten sonra nasıl dirilip de cennet ehlinden olduklarını konuşurlar, sohbet ederler.