Allahın Rızası:
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a salât ve selamda onun Habib-i olan Muhammed (a.s.) ashabı ve âli üzerine olsun.
Rıza, razı olmak, memnun olmak gibi manalara gelir. Hz. Allah’ın rızası kulundan memnun olması yaptığı işleri hoş karşılaması demektir. Müslüman bir kimse hayatı boyunca sürekli Allah’ın rızasını talep etmelidir. Gayesi hep bu olmalıdır. Çünkü kul rabbinin rızasına muhtaçtır. Allah’ın bir kulundan razı olması demek o kulun dünya ve ahiret saadetine nail olması demektir. Hz. Allah’ın azıcık bir rızası çok büyüktür. Onun kulundan birazcık razı olması o kulu çok yüksek derecelere çıkaracaktır. Yapılan her işte rıza aranmalıdır.
Evde hanımınıza yardım ederken, anne ve babanıza yardım ederken hep Allah’ın rızası istenilerek yapılmalıdır. Gaye rıza olduktan sonra gerisi gelecektir. Bütün çaba o rıza için olmalıdır. Kulun kalbi daima Hz. Allah’la beraber olmalıdır. Masivadan yani Allah’ın gayrı şeylerden kalbi arındırıp öyle rızaya yönelmelidir. Ayeti kerimede ben senden sende benden razı olduğun şekilde cennetime gir buyruluyor. Anlaşılıyor ki Allahın rızası olmadan cennete girilmiyor. Rıza gizlidir, nerede olduğunu yalnızda Hz. Allah bilir. O yüzden diyoruz ya her şeyde Allah’ın rızası gözetilmelidir. Allah rızası için yapılan amellerde sevap vardır. Ancak Rabbimizin rızası gözetilmeden yapılan işlerde sevap yoktur. Herkesi kendinden memnun etmek mümkün değildir. Kişi yalnızca Allah’ı memnun etmeye çalışırsa kullarda ondan memnun olacaktır.
Peki, Allahın rızası en çok nerede olabilir diye sorulursa Allah’a gönülden muhabbettedir. Allah’ı hakikaten sevmekle olabilir. Sırf bizi yoktan var ettiği için, sırf bizim rabbimiz olduğu için Allah’ı sevmelidir ki; Cenabı Hak inşallah bundan çok memnun olacaktır. Allah’ın kullarından bazısı ise Allah yolunda onun rızası için canlarını mallarını her şeyini o yolda harcarlar. Sahabe-i Kiram öyle yapmamış mıdır? Allah’ın rızasına erişmek için bir birleriyle
Yarışmışlardır. Hz. Ebu Bekir efendimiz Allah yolunda bütün varlığını harcamış. Rasülüllah efendimiz peki çoluğuna çocuğuna ne bıraktın diye sual edince onlara Allah yeter buyurmuştur. Hz. Ömer Efendimiz ise malının yarısını vermiş. Bu hali görünce vallahi ben bu adamı hayırda geçemem buyurmuştur. İşte Sahabe-i Kiramın hayatı hep Allahın rızasını talep etmekle geçmiş. Ehlisünnet ve cemaat mezhebinde isek bizimde yolumuz onların gittiği yol olmalı ve her husus da Allah’ın rızasını gözetmeliyiz. Hikmetlerin başı Allah’ın rızasını aramakla başlar. Allah onları doğru yola iletir ve karanlıktan nura iletir. Bizim talebimiz isteğimiz cennet olmamalıdır bizim ta lebimiz Allah’ın rızası olmalı bu onların hepsinden üstündür lezzetlidir. Allah razı olsun varsın biz cehenneme girelim. Bu Allah’ın kuluna bahşettiği en büyük nimettir. Ahirette de Allah bütün nimetleri verecek Allah size bundan daha güzelini vereyim mi? buyuracak. Cennet ehli ver Ya Rabbi diyecek. Hz. Allah ise işte ben sizden razı oldum buyuracak. İşte en büyük nimet! Bizim dünyaya gönderilmemiz sebebi Allah’ın rızasını kazanabilmek içindir. Bunun için yaşıyoruz yoksa Allah bizi boşu boşuna dünyaya göndermedi. Hz. Allah bakacak hangi kulum benim rızam için daha çok çabalıyor kim beni daha çok seviyor. Hayatımız boşa geçmesin bir gayemiz olsun olabilecek en büyük gayede Allah’ız rızasını talep etmek. Hayatımız boyunca bu yolda uğraş verelim başka bir şeye dalmayalım yanlış yollara sapmayalım. Sıratı müstakimden, dosdoğru yoldan gidelim. Allahın bizden memnun olacağı en büyük amel onun dinine hizmet etmektir. Buda Allah rızasından geçer. Allah razı olursa dinine de hizmet ettirir her türlü İslam nimetini bahşeder. Bize düşen onun rızasından bizi alıkoyacak şeylerden kaçınmaktır, onlardan uzak durmaktır. Birde Allahın takdirine razı olmak gerekir. Ondan gelene razı olmak kemalattandır. Rıza makamı mutmaine nefisten sonra gelen makamdır. Bu makama ulaşmak için bir takım sıkıntılar çekmek lazımdır. Önce kul rabbinden razı olacak sonra da rabbi kulundan razı olacak. Her iki tarafında rızası olunca işte bundan daha büyük bir saadet var mıdır?